İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı gibi Türkiye’ye 73 kişiyi iade edip etmeyeceklerine dair soruları yanıtsız bıraktı.
Reuters’ın haberine göre Andersson “Sekiz yıldır bakanlık yapıyorum ve bugüne kadar pazarlık masasında konuşulanları hiç açıklamadım” dedi ve ekledi:
“Bu da şu anda beni zor bir duruma düşürüyor.”
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya ile imzaladığı üçlü mutabakatta bu ülkelerin iade taleplerini “ivedilikle ve bütün boyutlarıyla işleme koyma” sözü yer alıyordu.
Erdoğan zirve dönüşü duyurmuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Madrid’de düzenlenen ve dün sona eren NATO zirvesi dönüşünde, uçakta yaptığı açıklamalarla konuyu gündeme getirmişti.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine onay verilmesini de içeren mutabakat muhtırasıyla ilgili Erdoğan, “Bu ülkelerin bilhassa terörle mücadele alanında meşru taleplerimize yönelik bağlayıcı taahhütlerde bulunmaları, somut ve net adımlar atmaları gerektiğini kendilerine ifade ettik. Genel Sekreter’in kolaylaştırıcılığında gerçekleştirdiğimiz dörtlü zirve akabinde imzalanan muhtırayla tüm bu hususları kayıt altına aldık.” dedi.
“Ayrıca Finlandiya ve İsveç’le imzaladığımız üçlü muhtıradaki terörizm ve dayanışma hususları tüm müttefikler için yol gösterici olacaktır.” diyen Erdoğan, “Bundan sonra PKK ve FETÖ mensupları için terör propagandası yapmak, ülkemize ve vatandaşlarımıza saldırmak, insanları tehdit etmek, ortalığı yakıp yıkmak çok daha zorlaşacaktır.” ifadelerini kullandı:
“Elbette verilen sözler önemlidir ama bizim için asıl olan uygulamalardır. Terörle mücadelesinde defalarca arkasından hançerlenmiş bir ülke olarak ihtiyatlı davranıyoruz. Bundan sonraki süreçte ülkemize verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğini yakından takip edeceğiz.
“Kaldı ki şunu bilmemiz gerekiyor; bu atılan imzalar bu işin bitmesi anlamına gelmiyor. Bazıları zannediyorum biraz da bunun telaşı içindeler. İş bitmiyor. Bu daha bir davettir. Bu davetle bir süreç başlıyor. Bunun ne kadar süreceği belli değil. Şu anda bu tabii kayıtlara giriyor. Bu kayıtlarla birlikte nereye varacak onu da göreceğiz. Ama görünen bir gerçek var ki bunlar şu anda bizim ne kadar doğru yolda olduğumuzun en güzel ispatıdır. Yaptığımız görüşmelerle PKK/PYD/YPG, FETÖ, tüm bu terör örgütleri NATO’nun artık yazılı kayıtlarına giriyor. Bu işin yazılı kayda girmesi ilk defa oluyor. Yani PKK Avrupa Birliği’nin metinlerinde vardı ama YPG/PYD ve FETÖ yoktu. Peki sorun bakalım, bunları bu metinlere koydurana kadar nasıl bir mücadele verildi? Biz sinyali verdik, onlar da hemen yaptı gibi bir şey olmadı. Onlar bu metinlere girmemesi için mücadele verirken, biz de ‘Bu metinlere girecek. Girmediği takdirde, kusura bakmayın. Bu bizim kırmızı çizgimizdir’ dedik. Ekiplerimiz görüştüler, konuştular, en sonunda metinlere bunlar da girdi. İş o şekilde davet mektubu haline geldi. Ama daha süreç bitmedi. Bundan sonra daha bu işin uzun bir yolculuğu var, süreci var. Biz sabırla bu mücadeleyi sürdürdük. İnşallah sonu da hayır olur diyoruz.”
Erdoğan’a, “Türkiye’nin beklentilerine yanıt vermemeye devam ederlerse, üyeliklerinin bloke edilmesi, askıya alınması, üyelik süreçlerinin dondurulması mümkün olabilir mi?” sorusu yöneltildiğinde, Perşembe günü NATO zirvesi sonunda düzenlediği basın toplantısında sarf ettiği sözleri tekrarladı:
“Bunlar böyle hemen olan işler değil. Bu süreç içerisinde ne yapacaklar, nasıl bir yol izleyecekler? Bunlar gerçekleştikten sonra, bu süreçte takip edeceğiz. Ki onay merciimiz parlamentomuzdur. Parlamentomuzun onayı olmadan zaten bu iş yürürlük kazanmıyor. Onun için bu konuda bir telaşa gerek yok. Bundan sonraki şey onların kucağındadır. Herhangi bir yanlışları vesaire olduğu zaman zaten kapı gibi belgeler elde, oradan gereğini yaparız.”
‘Üç, dört tane gönderdiler’
Erdoğan, PKK üyelerinin iadesi konusundaki soruya yanıt verirken de “üç, dört kişinin” halihazırda iade işlemlerinin tamamlandığını söyledi:
“Şimdi bu konuda verilmiş sözler var. Örneğin İsveç 73 teröristi bize gönderecek. Şu anda üç, dört tane gönderdiler. Ama bunlar bizim için yeterli değil. Tabii bunları Adalet Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığımız, Milli İstihbarat Teşkilatımız yakın markaja alıp takibini yapacak ve bu teröristleri gönderin bakalım diyecek. Bunların hepsi bizim taleplerimiz olarak şu anda ortada. Bunlar geldi geldi; gelmediği takdirde gereği ne ise o gereğini de biz her an kurumlarımız ve birimlerimiz vasıtasıyla yapmaya devam edeceğiz.”
Suriye operasyonu: Bir gece ansızın gelebiliriz
Cumhurbaşkanı’nın bir süredir sözünü ettiği Suriye’ye yönelik askeri harekât planlarıyla ilgili soruya yanıt verirken de Erdoğan “Anlaşılanın ötesinde beklentiler var” ifadesini kullandı:
“Bu konuyla ilgili olarak benim her zaman bir ifadem var; bir gece ansızın gelebiliriz. Hiç telaşa gerek yok. Aceleye gerek yok. Biz zaten şu anda o bölgede çalışıyoruz. Şu anda bu harekât yürüyor. Ama tabii şu ana kadar anlaşılanın veya anladığınızın ötesinde beklentiler var. Onun da farkındayım. Biraz sabırlı olursak, biz şu anda peyderpey yürüttüğümüz operasyonların fevkinde olanı da inşallah en güçlü şekilde vakti saati geldiğinde gerçekleştiririz.”
‘İdam konusu yeniden gündeme gelebilir’
2020’de öldürülen Pınar Gültekin davasında sanığa haksız tahrik indirimi uygulanması sebebiyle idam cezasının gündeme geldiği hatırlatılınca Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de bu konuyu gündeme getirdiğini hatırlattı:
“Bu konu ile ilgili olarak Devlet Bey’in de zaten bir açıklaması olmuştu. İdam konusu ülkemizin yeniden gündemine gelebilir ve bu tartışmaya açılabilir. Tabii Pınar Hanım’ın ölümü rastgele bir ölüm de değil. Tamamen burada bir vahşet söz konusu. Tabii bu bir anayasa değişikliği gerektiren de bir konu. Daha önce de söylemiştim, burada Adalet Bakanlığımızın yaptığı çalışmada parlamento böyle bir karar alması halinde ben böyle bir kararı onaylarım.”
Dezenformasyon yasası neden ertelendi?
Birçok gazeteci derneği ve sendikasının tepki gösterdiği dezenformasyon yasası, TBMM’nin sonbahardaki açılışına bırakıldı. Bunun sebebi sorulduğunda Erdoğan şu yanıtı verdi:
“Özellikle bu hafta başka önemli olan bazı yasaların çıkması süreci de vardı. Bunun içinde öğrenci affı, 3600 ek gösterge ve başka yasalar var. Burada mutabakat sağlandı, bir konsensüs oldu. Cumhur İttifakı ile muhalefet şöyle bir anlayışa geldiler; “biz önce bu 5-6 tane yasayı hemen çıkaralım, Meclis açıldığında da bunu hallederiz” dediler. Biz de “mademki aranızda böyle bir mutabakat var, hiç olmazsa diğerlerini çıkaralım.” dedik ve onu Meclisin açılışına bırakmış olduk.