Afganlar’ın çilesi bitmiyor!

ABD’nin kurulu düzenleri yıkabilecek askerî güce sahip olmasına rağmen yeni bir düzen inşâ etme gücünden yoksun bulunduğunun son göstergelerinden birisi, Afganistan. ABD 20 yıllık işgâlin ardından Afganistan’dan çekiliyor. ABD, Taliban rejimini yıkıp sözde ‘yeni ulus inşâsı’ iddiasıyla Afganistan’ı işgal etmişti. Irak’ta da görüldüğü üzere ABD sadece “kaos” inşâ edebiliyor. Orta halli Amerikan vergi mükelleflerinin cebinden çıkan paralarla oluşturulan kaostan istifa edenlerse “Askeri Endüstriyel-Kongre-Akademi-Medya Kompleksi’ oluyor.

ABD 11 Eylül’e kadar asker çekme işlemini tamamlamaya çalışırken arkasında Kabil’in kontrolünü devralmaya hazırlanan bir Taliban bırakıyor. Önceki yazımızda Afganistan’ın ABD için “ikinci Vietnam” olduğuna değinmiş idik. ABD 1973’te Vietnam’dan çekilmiş, Güney’de ilerleyen Kuzey güçleriyse 1975’de başkent Saygon’u da ele geçirerek ülkeyi birleştirmişti.

Kırsal Afganistan’ın büyük kısmını kontrol eden Taliban güçleriyse savaşı kentlere taşımaya hazırlanıyor. Önceki günlerde Taliban kuzey Afganistan kırsalındaki onlarca ilçeyi ele geçirdi. Yüzlerce rejim askeri Taliban’ın güvenli geçiş garantisi vermesi üzerine silahlarını bırakarak Tacikistan’a sığındı. Amerikan istihbarat kaynaklarından yansıyan değerlendirmelere göreyse, ABD’nin Afganistan’dan askerî olarak çekilmesinden 6 ay kadar sonra Kabil yönetiminin çökme ihtimali kuvvetli. Bu değerlendirmelere bakılacak olur ise ABD destekli Kabil yönetimi, ABD destekli Saygon yönetiminden çok daha hızlı şekilde çökme ihtimaliyle karşı karşıya.

“Avrasya” alanında Afganistan jeopolitik olarak önemli bir pozisyonda yer alıyor. Afganistan “jeo-ekonomik” olarak da büyük güçlerin dikkatini çekiyor. Afganistan maden bakımından çok zengin bir ülke. Kuzeydeki doğalgaz yatakları Rusya’nın ilgi alanında. Çin ise yeni nesil teknolojilerde ve otomotiv sektöründe kullanılan Lityum’un yanı sıra Uranyum, Altın ve Demir kaynaklarıyla ilgileniyor. Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleriyse Lityum kaynaklarına dikkat kesilmiş durumdalar. Çin antik bir şehir tabakası altında yatan yaklaşık 100 milyar dolar değerindeki bakır madenlerini de istiyor. Afgan yönetimiyle 30 yıllık anlaşma yapmasına rağmen Çin savaş ve arkeolojik gerekçeler sebebiyle henüz bakır çıkaramadı.

Önceki ABD Başkanı Donald Trump, Amerika’nın Afganistan’da trilyonlarca dolar harcadığını belirterek Çin’in ülkenin bakır madenlerinin işletmesini almasından sık sık şikâyet etmişti. ABD ve Çin arasındaki jeo-ekonomik rekabet açısından bakir kalmış Afgan madenleri çok çok önemli. Trump’ın Eğitim Bakanı Betsy DeVos’un kardeşi, şaibeli özel güvenlik şirketi “Blackwater”ın eski kurucusu Eric Prince “Beyaz Saray”a Afgan savaşının ‘özelleştirilmesi’ halinde ülkenin maden kaynaklarının da kontrol altına alınacağına ilişkin iddialı bir plân sunmuştu. Ancak plân “Pentagon” tarafından geri püskürtülmüştü. Prince’in “Afgan Plânı” medyada “İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası”nın Afganistan’a uyarlanması olarak yorumlanmıştı. Kimin eli, kimin cebinde? Prince’in Birleşik Arap Emirlikleri ile Libya’da meşru hükümeti devirmek isteyen General Hafter’in yanı sıra Çin ile de iş yaptığını hatırlatalım.

Pekin Yönetimi jeo-stratejik, jeo-politik ve jeo-ekonomik rekabet bağlamında ABD’nin tüylerini diken diken eden “Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi”nin önemli ayaklarından “Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru”nu Afganistan’a kadar genişletmek istiyor. 62 milyar dolarlık koridorun Afganistan bağlantısında ilk adım ise, Kabil’i Peşaver’e bağlayan otoyol inşâsı. Gerçekleşmesi halinde bu otoyol “Çin-Pakistan Koridoru”nda önemli bir düğüm olacak.

ABD’nin Çin’in stratejik yayılımını engellemeye çalışacağı, bu bağlamda “Bir Kuşak Bir Yol” girişimini sabote etmenin türlü yollarını arayacağı herkesin malumu. “Bir Kuşak-Bir Yol” girişiminin coğrafi düğüm noktalarında zuhur etmesi beklenen “Vekalet savaşları” bu engellemenin aracı olarak kullanılacaktır. 1979’daki Sovyet işgâl dönemi dahil 40 yıldır savaş yaşayan Afganlar’ın çilesi bitmiyor. Nasıl bir sıfatla tanımlanırsa tanımlansın, kapitalizm ise vahşi kıskaçlarını dünyanın bakir kalmış alanlarına yaymak için her zaman pusuda bekliyor.